Otonom araçların fiyatlarını sensörler belirleyecek
Yapay zeka teknolojisiyle büyük bir devrim yaratması beklenen üstün teknolojik özelliklerle donatılmış otonom araçlar yakın gelecekte kullanıcılarla buluşmaya hazırlanıyor.
Araçların otonomlaşmasını sağlayan sensör teknolojileri ve bunlardan akan veriyi işleyen akıllı algoritmaların yer aldığı sistemler, yapay zekaya sahip araçların yaygınlaşabilmesinde maliyet açısından büyük rol oynuyor. Günümüzün yalnızca üst segment araçlarında sunulabilen ve orta segment araçlara yaygın şekilde henüz yer almayan sensör teknolojileri maliyetleri sebebiyle üreticileri en çok düşündüren konuların başında geliyor. Ancak AVL Araştırma ve Mühendislik Türkiye Genel Müdürü Dr. Serkan İmpram’a göre otonom fonksiyonların, gerek sensör maliyetleri gerek satış stratejileri sebebi ile ilk çıktıklarında görece pahalı olması olağan bir durum ve yakında bu fonksiyonlar daha düşük maliyetlerle orta stegment araçlarda kolaylıkla sunulabilecek.
Yeni nesil araçlardaki maliyet en büyük sorunu
Türkiye’nin en önemli otomotiv mühendisliği firmalarının başında gelen AVL Araştırma ve Mühendislik Türkiye’nin Genel Müdürü Dr. Serkan İmpram, otomotiv sektöründe otonom araç maliyetlerinin önemli problemlerden biri olarak gösterildiğini dile getirerek şu açıklamayı yaptı: “Yeni nesil araçlardaki maliyetler şu andaki en büyük problemlerden biri olarak karşımıza çıkıyor denebilir. Özellikle ileri sürücü destek sistemleri (ADAS) ve gelişmiş otonom sürüş özellikleri olan araçlarda, hibrit veya tam elektrikli araçlarda var olan bazı özellikler ve kullanılan bazı komponentler hala oldukça pahalı. Bu sebeple en gelişmiş sistemlerin pek çoğu şu an sadece yüksek segment araçlarda sunulmakta. Bununla birlikte, araçlarda kullanılan komponentler günden güne ucuzluyor. Örneğin, 2000’li yılların başında yalnızca çok yüksek segment araçlarda bulunan adaptif hız sabitleme sistemi, bugün neredeyse tüm orta segment araçlarda mevcut. Diğer sensörler de hızla düşük maliyetlere doğru gitmekte. Otonom fonksiyonlar, gerek sensör maliyetleri gerek satış stratejileri sebebi ile ilk çıktıklarında görece pahalı olabilir. Ancak, bunların zamanla orta segment araçlarda rahatlıkla sunulabilen fonksiyonlar haline geleceğini söyleyebiliriz.”
Türkiye’de sistemleri geliştirilen ilk otonom araç testlere başlıyor
Türkiye’de güç aktarma sistemleri ve mobilite konularında Ar-Ge projeleri yapan ve otomotiv sanayine mühendislik desteği sunan AVL Türkiye bünyesinde ilk yerli otonom ve hibrit araç teknolojilerinin geliştirilmeye başlandığını belirten Serkan İmpram, 2019 yılında ilk otonom testlerin İstanbul’da başlayacağına vurgu yaptı. İmpram, şunları söyledi: “AVL Türkiye’nin Ar-Ge merkezlerinde mühendislerimiz tarafından Türkiye’nin en ileri seviye otomatik şanzıman kontrol algoritmaları geliştirilmiş ve bunları içeren SUV tipi aracın ilk saha testlerini geçtiğimiz Nisan ayında gerçekleştirmiş ve seri üretime geçilebilmesi anlamında başarılı sonuçlar elde etmiştik. Çalışmalarımızı otonom teknolojiler alanında da sürdürüyoruz. Bu çalışmaların bir sonucu olarak gelişmiş otonom sürüş özellikleri olan prototip aracın sistemsel alanlardaki hazırlıkları tamamlandı. Artık yola çıkmak için gün sayıyor. Yılın son çeyreğinde sistemlerini geliştirdiğimiz otonom aracımızın ilk saha testlerini İstanbul’da gerçekleştirmeyi hedefliyoruz.”
Geleceğin otomotiv sektöründe rol almak, rakiplerle yarışabilmek ve sektöre yön verebilmek için Ar-Ge yatırımına olan ihtiyaca da değinen Serkan İmpram, “2030’a gelindiğinde dünyada üretilen her 10 araçtan 7’sinin hibrit-elektrikli veya tam elektrikli, diğer yandan, teknolojinin, altyapının ve yasal düzenlemelerin de hazır olmasıyla birlikte araçların %15’inin otonom olacağı öngörülüyor. Bu nedenle sektöre yapılan Ar-Ge ve insan kaynağı yatırımı ülkemizde geleceğin otomotiv sektörü için oldukça önemli. Bugün AVL Türkiye bünyesinde kurduğumuz iki Ar-Ge merkezinde ekiplerimiz, geleneksel motor teknolojilerinden yapay zeka içeren otonom sürüş teknolojilerine kadar çok çeşitli alanlarda çalışıyor ve global projelerde de yer alıyor. 230 kişilik mühendislik kadromuzun yarısından fazlası yazılım ve elektronik projelerinde yer alıyor. Ar-Ge çalışmalarına ayrılacak yatırımları artırılması sağlanabilirse oluşacak mühendislik gücüyle ülkemizde ve dünyada seri üretime yönelik projelerin daha fazla geliştirilmesinde ve hayata geçmesinde önemli bir rol oynayabiliriz.” dedi.