Türkiye’de şarj ‘Fullcharger’dan sorulacak

2009 yılından beri Türkiye’de elektrikli araçların şarj eden FullCharger, hedef büyüttü. FullCharger Türkiye Başkanı Osman Ataman, “Öncelikle Türkiye’nin her yerine elektrikli araç şarj hizmetini götürecek. Kapsama alanı eksiksiz bütün Türkiye olacak” dedi.

FullCharger’in Türkiye’deki çalışmaları ve gelecek hedefleri hakkında bilgi verir misiniz?

OSMAN ATAMAN: Neler yaptık sorunuzdan başlarsak; FullCharger, 2009 yılından itibaren elektrikli araç konusunun Türkiye gündemine girmesinde öncü ve etkili unsur oldu. FullCharger, Türkiye’de neredeyse kimse elektrikli araç diye bir ‘icattan‘ haberdar değilken İstanbul, Ankara , İzmir , Kocaeli , Kayseri, Eskişehir Büyükşehir Belediye Başkanlıklarına ve bir çok ilçe Belediye Başkanına konu hakkında bilgilendirme ziyaret ve sunumları yaptı. Kamuoyu bilgilendirme ve geleceğe hazırlama sorumluluğu, kurucularının geçmiş deneyimleri nedeniyle devleti ‘yeniliğe alıştırma‘, bilgi kirliliği arındırma çalışmaları içinde oldu. Türkiye’nin ilk elektrikli araç şarj istasyonlarını; Nisan 2010’da İstanbul Büyükşehir Belediyesi Saraçhane otoparkında, Haziran 2010’da İSPARK Bostancı açık otoparkında ve Temmuz 2010’da İ.B.B. Çamlıca Sosyal Tesisleri otoparkında hizmete açtı. 2010 yılında elektrikli araç için Özel Tüketim Vergisi’nin yüzde üç, Motorlu Taşıtlar Vergisi’nin yüzde sıfır olması için etkin lobi gerçekleştirdi. 2011’de yayınlanan ‘Türkiye Otomotiv Sektörü Strateji Belgesi ve Eylem Planı’nda elektrikli ve hibrit araçlar ilgili 4 özel madde ve hedefin yer almasını sağladı. Ekim 2011 ‘de Kocaeli Büyükşehir Belediyesi ve Eskişehir Büyükşehir Belediyesi ile ‘Elektrikli Araçlar Kent Altyapı Planlama ve İşbirliği Sözleşmesi‘ imzaladı. Kasım 2011‘de Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı, Bakan Yardımcısı, Müsteşar ve 6 Belediye Başkanını, Silikon Vadisi’ne ‘teknoloji inceleme‘ gezisine götürdü . Bu ziyaret sonrası ‘yerli otomobilin ‘elektrikli olması için süreç başladı. 2012 yılında yakın çalıştığı Renault International’ın talebi ile Oyak-Renault ile ‘İşbirliği Sözleşmesi‘ imzaladı ve Renault yetkili satıcılarının elektrikli araç şarj altyapılarının projelendirme ve kurulumunu gerçekleştirdi. Bugüne kadar aralarında Başbakanlık, Bilim, Sanayii ve Teknoloji Bakanlığı, İstanbul, İzmir, Kocaeli, Antalya, Eskişehir, Kayseri, Manisa gibi Büyükşehir Belediyeleri, Konya Valiliği, İSPARK, İzelman, Emlak Konut gibi kuruluşların yer aldığı kurumlara ve sürücülere 524 şarj istasyonu kurdu. FullCharger, özellikle yüksek enerji aktarımı yapabilen, otobüs ve kamyon şarj altyapıları için ‘teknoloji transferi‘ işbirliği ile şarj istasyonu üretimi için 2 uluslararası anlaşma imzaladı. Fizibilite ve geliştirme çalışmaları devam etmektedir.

Peki bundan sonra ne yapacağız?

FullCharger, öncelikle Türkiye’nin her yerine elektrikli araç şarj hizmetini götürecek. Kapsama alanı eksiksiz bütün Türkiye olacak. Bunun için FullCharger, yatırımın ilk üç yılında Türkiye’nin 50 bin üzeri nüfuslu toplam 334 merkeze ulaşmayı hedefledi. En yüksek kapsamı alanı bulunan hızlı şarj istasyon ağını kurmak, erişim kolaylığı sağlamak için detaylı hazırlanmış bir yerel iş ortaklığı modelimiz var. Uzman şarj altyapıları proje şirketi olarak da, ‘şarj sihirbazı‘, ‘smart & green shops‘ ve ‘yetkili proje ofisi‘ gibi uygulamalarla yükselen ve yenilenen her binanın otoparkını bu geleceğe hazır edeceğiz. Bu model, FullCharger’ı kısa bir sürede farklı ‘ünvandaki‘ 14 bin 362 ‘ yerel iş ortağıyla‘, 121 ‘yetkili proje ofisi‘ ve 957‘ yetkili teknik servis‘ ile ihtiyaç ve taleplere anında cevap verebilen lider ‘ Enerji Operatörü‘ ve uzman ‘Şarj Altyapıları Proje‘ şirketi yapacak. FullCharger potansiyeli gördü ve planlarını bu potansiyeli açığa çıkarmak üzerine yaptı. Şimdiden lider ‘operatör‘ ve ‘uzman ‘ şarj altyapıları proje şirketi markası sorumluluğuyla hareket ediyoruz.

Bu konuda dünyadaki genel eğilim ve Türkiye’deki durum nedir?

OSMAN ATAMAN: Dünya küresel ısınma problemine yaklaşımda, ulaşım sektörü önemli rol oynamaktadır. 2015 yılında yapılan ve 2016 yılında yürürlüğe giren Paris Anlaşması, dünya ortalama ısısındaki artışı 2 santigrat derece seviyesinin altında tutarak, genel küresel ısınmayı 1,5 dereceye indirmeyi hedeflemektedir. Günümüzde ulaşım sektörünün küresel ısınmaya neden olan karbon salınımının tek başına %23’üne neden olduğu göz önünde bulundurulursa, ulaşım sektörünün Paris Anlaşması hedeflerine ulaşmadaki rolü açık bir şekilde ortaya çıkmaktadır. Bu gereklilik, ulaşım sektöründe önemli bir değişime neden olmakta ve sektörün kısa bir süre içinde elektrikli araç kullanımına yoğunlaşması söz konusu olmaktadır. ‘Elektrikli Araç Girişim Grubu’ da, üye ülkelerde içten yanmalı motor üretimini azaltmak için girişimlerde bulunurken; bazı üye ülkeler 2040 yılına kadar içten yanmalı motor satışlarını tamamen yasaklayacaklarını duyurmuştur. Araba üreticileri de bu sorumluluklarını yerine getirebilmek amacı ile bir dizi girişimlerde bulunarak, içten yanmalı motor üretimini şimdiden kısarak ya tamamen elektrikli ya da en azından şarj edilebilen hibrit araba üretimine 2019 yılından itibaren geçeceklerini açıklamışlardır. Türkiye sektördeki bu değişime ayak uydurmak ve hatta bir adım öne çıkmak amacı ile yerli otomobil üretim projesini kurmuş olduğu konsorsiyum ile hayata geçirmiş ve kısa süre içinde birkaç farklı model ile yerli elektrikli araç üretimine başlayacaktır.

Türkiye’de ve dünyada istasyon sayıları nedir? Bu istasyondan yararlanacak araç parkının büyüklüğü nedir? Artan elektrikli araç sayısını karşılayabiliyor mu?

OSMAN ATAMAN: 2016 sonu itibariyle Dünya’da 300.000 adet civarında halka açık elektrikli araç şarj istasyonu olduğunu biliyoruz. Buna kişisel kullanım ya da kurumların kendi araçları için aldığı kısıtlı kullanım istasyonlarını da katarsanız sayı 2.300.000 adet civarına çıkıyor. 2017 sonu itibariyle dünyada kurulu kullanıma açık elektrikli araç şarj istasyonu sayısını yaklaşık 500.000 olarak tahmin edebiliriz. İstasyon sayıları artan bir hızda çoğalmaktadır. Burada tabii agresif hedefler de var. Örneğin Avrupa Birliği 2020 sonuna kadar 500.000 adet halka açık istasyon kurmayı hedefliyor. Türkiye’de ise kullanıma açık istasyon sayısı toplamda 150 civarındadır. Kişisel istasyonlar ve kurumların kendi kullanımı için aldıkları istasyonları da eklersek yaklaşık 1500 civarında istasyon var. Türkiye’de 2017 yılında satılan toplam elektrikli araç sayısının 4.500 civarında ve bunların sadece 77’sinin tam elektrikli diğerlerinin ise ağırlıklı olarak şarj edilemeyen hibrit olduğunu düşünürsek, henüz işin çok başında olduğumuz söylenebilir. Dünyada da yaklaşık 5 sene öncesine kadar durum benzer iken, bugüne gelindiğinde durumun tamamen değişmekte olduğu gözlenmektedir. Dünyada ise elektrikli araba parkı sayısı 2016 yılında ilk defa 2 milyon adedi geçtiğini biliyoruz. Yapılan tahminlere göre de, 2020 yılına kadar bu sayının 25 milyona kadar ulaşması bekleniyor. Dünyada şarj istasyonu sayısının da aynı hızla gelişerek, 2014 yılında 1 milyon adedin üzerinde bulunan şarj istasyon sayısının 2020 yılında 12,7 milyon adedin üzerine çıkacağı öngörülüyor. Elektrikli arabanın yaygınlaşması tamamen elektrikli şarj istasyon sayısının artması ile doğru orantılı gelişmektedir. Bu nedenle, istasyon sayısı arttıkça elektrikli araç satın alımı ve kullanımı da yaygınlaşacaktır.

Hızlı ve yavaş şarj arasındaki fark nedir?

OSMAN ATAMAN: Elektrikli araçlarda şarj olayını aynı cep telefonlarındaki gibi düşünmek lazım. Kullanmadığınız zamanlarda şarja takıp doldurmak gerekiyor. Böylece zamandan ve elektrik tarifesine göre paradan tasarruf sağlamak mümkün. İşte böyle yapılan şarjlarda yavaş şarj kullanılabilir. Aracınız siz uyurken gece boyunca 8-10 saatte tam şarj olur. Ama bir de menziliniz azaldığında acil şarja ihtiyacınız olan durumlar vardır. İşte burada hızlı şarj devreye giriyor. En yakın hızlı şarj istasyonuna gidip 30 dakika ile 1 saat içinde tam şarj yapabiliyorsunuz. Bu arada da beklerken kendinize bir kahve molası verebilirsiniz.